11 Nisan 2014 Cuma

Geçmişimi Geleceğe Şikayet Ediyorum..!

Sevgili bloğum seni çok özledim. Sana yazmayı, hata yaptığımda silmeyi, sonra okuyup tekrar düzeltmeler yapmayı falan. Sana yazmayalı 2 yıl geçmiş ama ara sıra okuyordum neler yazdığımı. Arkadaşlarıma seni gösteriyordum uzaktan. Çünkü senle dertleştiğimiz konuştuğumuz sırları onların görmesini istemiyorum.. Sen yokken çok macera yaşadım, haliyle sana anlatacak çok şeyim var. Nerden başlasam anlatmaya bilmiyorum ama şunu bil isterim; sen yokken hayatımda ciddi bir kadın hiç olmadı. Seni aldatıyor olsaydım geri döner miydim hiç?
                                       ***                      
2 yıl önceki hayatımı ve düşünce ufkumu biliyorsunuzdur eski yazılarımdan. Anarşik bir düşünce yapım vardı. Asi ruhlu ve kendini beğenmiş birisiydim... "İsyan deryasına yelken açmışım, kenara çıkmaya koymuyor beni". derken bir fırtına çıktı ve karaya oturdum zâhiren. İntihar etme düşüncesi geçerken aklımdan buna mani olan kalbimdeki dünya ve aile sevgisi miydi yoksa zayıf ve yarım olan imanım mıydı bilmiyorum ama çevremdeki herkesin dediği gibi "üzülme be kardeşim bu günler de geçer" sözlerine kendimi inandırarak yaşanılası zor bir sürece soktum kendimi. Bundan sonraki 2 yılda yaşadıklarımı 3 kısımda toplayacağım, özellikle ileride hatırlayıp ders çıkarabileceğim bir iki yıl oldu diye düşünüyorum. Ayrıca bu yazdıklarım hakkımda delil olarak kullanılabilir diye korktuğumu da belirteyim. Onun için çok derine girmeyeceğim.
                     I.KISIM (1 mayıs-9 eylül 2012)
Artık kaçmam değil acılarımla yüzleşmem gerekiyordu. Kimseye birşey anlatmak istemiyordum artık herkes sıkılmıştı benim sorunlarımdan. Çünkü ne zaman muhabbet etmeye çalışsalar canım sıkkın bir şekilde dert yanıyordum o konu hakkında. Üstelik yapabilecekleri birşey yoktu bu konuda. Her gece içtiğim alkolden de bir fayda göremedim. Aksine beni daha sorunlu yaptı. Üstelik sınıfta içki kullandığımı herkes öğrenmişti. 3 ay önce bana yazdığını zannettiğim kıza çıkma teklif edip ret yiyince ve sınıftaki herkese bu olay yayılınca kimse kafasını çevirip de bana bakmaz olmuştu... Hani annelerimizin gözündeki kötü arkadaşlar vardır ya aynen o durumdayım yani. Gerçek hayatla çatışma içerisindeydim o dönem derslerim dibe vurmuş 6 dersin 4'ünden kalmıştım... Ne yapabilirim diye düşünürken kendi kendime dedim ki: beni bu dertlerden ancak "O" kurtarabilir. Derler ya "derdi veren de odur şifasını veren de." Sonra farklı bir pencere açtım hayatıma. Ve alkolü bıraktım bir çırpıda. Dünyalık dostlara ihtiyacım yoktu artık namaza başlamıştım. Daha dün intiharı düşünen ben, artık herşeyini ve hayatını Allah yolunda harcayacaktı. Hayatımda radikal kararlar aldım. Büyük bir şoktaymışım herhalde ki o zamanlar aldığım kararların bazılarının şuan uygulanabilir olduğunu düşünmüyorum. Şimdi bu kararların dışa dönük olanlarını uygulamam gerekiyordu.
1.adım
Ev arkadaşlarımla konuştum ve evden ayrılmak istediğimi söyledim. 2. sınıfın yaz tatiline girmek üzereydik yaz okulu geçtikten sonra evden ayrılacağımı ve kendilerine o süre zarfında yeni ev arkadaşı bulmalarını söyledim. Alkol ve sigara kullanılan, hergün eve farklı kızlar gelen bir evde dinimi nasıl yaşayabilirdim ki?
2.adım
Dinimi yaşayabileceğimi düşündüğüm en azından namazlarımı 5 vakit kılarım diyebileceğim ve liseden yabancı olmadığım cemaat evlerinde kalmak istiyordum. Ve sınıfımda bu habere çok sevinecek 3 tane cemaat mensubu arkadaşım vardı. Bir tanesine durumu söyledim ve bana ev ayarlayacağını söyledi. Ona; evin nerde veya nasıl olduğunun bir önemi olmadığını söyledim. 
3.adım
Ev işini de hallettikten sonra artık yeni seçtiğim hayata kendimi adapte edebilmem için eski yaşantımı bir kenara bırakmalı, eskiyi hatırlatacak şeylerden uzak durmalıydım. Çevremdeki insanlara artık alkolü bıraktığımı namaza başladığımı ve cemaat evine geçme kararı aldığımı söyledim. Herkes çok şaşırıyordu, müslüman bir ülkede bir gencin namaz kılmasına mı şaşırıyorlardı yoksa benim gibi birinin bir anda değişmesine mi şaşırıyorlardı? o zamanki ruh halimle buna açıklık getiremedim. Farklı şehirlerde de olsak kankam dediğim kızlar vardı çevremde bu haberi verdikten sonra 2 si muhabbeti kesti biri de arada sırada hal hatır soruyor sadece. Çok da umrumda değiller aslında ama biranda dönmeleri beni rahatsız etmişti o dönemde. Şuan bakıyorum da olması gereken buymuş Allah katında, yani aslında bana iyilik yapmışlar. Çevremde benden uzaklaşanlar oldu veya hiç konuşmayanlar oldu, arkamdan konuşanlar oldu veya laf sokmaya çalışanlar oldu. Velhasıl kelam hiçbiri umrumda olmadı, çünkü "O"nun rızasını kazanmanın kolay olmadığını biliyordum. Ki bunlar hiçbir şey değildi; bana zarar vermediler şuan yaşadıklarımız ve yıpratıldığımız kadar.
4.adım
Son olarak ailemle konuştum bu konu hakkında. Anneme eski sevgilimle ilgili bütün sorunlarımı anlattım. Annem de bu kızı tanıdığı ve böyle kevaşe birisi çıkacağını düşünmediği için dumur(yani şoktaydı) oldu. Bu kız yüzünden sigaraya başladığım yalanını da ilk o zaman söylemiştim anneme...

Artık hayata farklı bir yerinden başlamak için tüm çevresel faktörler uygundu. Mevsim yaz hava ılımandı.

Ve bu yaşadığım deneyimlerden edindiğim sonucu şu söz özetliyor:

"Gayrı meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz bir azap (tokat yemek) çekmektir." 

11 Ocak 2012 Çarşamba

beyin amcıklaması

 Google'da olduğunu farkedemeyip google'ı arattırmaktır bazen, bazense ketıla su koyup, ketılı da ocağa koyup ocağı yakmaya çalışmaktır. Bazen öyle zamanlar olur ki ne yaptığınızın ne söylediğinizin farkına varamazsınız. İşte biz böyle zamanları beyin amcıklaması diye tabir ediyoruz bir grup absürt insan olarak. Dumur olmak, kafayı sıyırmak, saçmalamak kelimelerinin anlamlarını kapsar beyin amcıklaması tabiri. Kyk yıllarında daha ilk duyduğumda kazındı aklıma. Peki ne işe yarar bunu öğrenmek ve ne zaman kullanabiliriz?

 Mesela bir arkadaşın geldi yanına senin duymak istemediğin ya da senin rahatsız olduğun şeyler söylüyor. Ona dersin ki "Olm sen ne saçmalıyorsun beyin amcıklaması mı geçirdin" diyip topu onun üzerine atarsın, o konuyu kapatabilirsin ya da o konudan uzaklaşmış olursun.
 Final haftası olabilitesi çok yüksek olan birşeydir, bende olduğu gibi. Evde ders çalışıyoruz arkadaşımla, saat sabahın 5'i olmuş saçma saçma espriler yapmaya, sebep yokken gülmeye başladık, triplere girdik. Belki siz de yaşadınız bu durumları ama buna isim verecek bir kelime bulamadınız...

 İçerken kafa yapan şey alkol değil, içtiğin dostlarınla yaptığın muhabbettir bence yada düşündüklerin.

 Hiç düşündünüz mü bir kapının sesinden, kapının o an açıldığını mı yoksa kapandığını mı anlayabilir miyiz diye? 2 gündür düşünüyorum bununla ilgili bir proje ya da genelleme yapabilir miyiz diye... Sonuç: Elde var 0, bir çok değişken ve birçok soru işareti. Ama mantıken açarken ve kapatırken uyguladığımız itme ve çekme kuvvetine göre kapının çıkardığı ses değişir. Özet: Kapısına göre değişir :) Beyin amcıklaması geçirdim sanırım.s.s

 Finallerim bitti, ama bunun için mutlu olmam gerekiyordu :( Sanırım hiç çalışmayıp sonra nasıl olsa  kalacağım diye gitmediğim 5 kredilik dersin sınavına girmediğim için böyleyim. Bilinçaltımın bana yaptığı kötülüklerden bir tanesi daha.

 Yarın eve gideceğim, bu diyârlarda daha fazla kalamam. Bir süre yokum hoşçakalın moruklar,

17 Aralık 2011 Cumartesi

melankolik

 Uyandığımda saat üç civarıydı ama bir saat kadar yataktan kalkamadım. Uykum yoktu ama yataktan kalkmak istemiyordum. Telefonumun media playerini açtım ve her zamanki gibi canfeza dinlemeye başladım. İçimde bir sıkıntı vardı ve düşünmek istemiyordum. Havanın kapalı olması içimdeki sıkıntıyı arttırıyordu. Aç hissetmiyordum kendimi ama alışkanlık işte sonunda kalktım yataktan ve kahvaltı hazırladım. Yemek istemiyordum ama yemem gerekiyordu çünkü kilo almam gerekiyordu. Birşeyler yedim ve bir sigara yaktım. Mutfaktaki pencerenin camından gökyüzünü kaplayan siyah bulutları ve etraftaki evleri izliyordum. Yalnızdım ama kimseyle de konuşmak istemiyordum. Bir sigara daha yaktım çay ve canfeza şarkısı eşliğinde. Eski hatıralar geldi aklıma yarım yamalak. Sanki bir rüya görürsün de uyandığında silik silik hatırlarsın ya işte öyle. Hepsinde de hatırladığım ortak şey havaya baktığım ve gökyüzünü kaplayan karanlık bulutlardı. Bulutların dağılıp güneşin kendini göstermesini beklerken akşam olduğunu farkettim ve güneşi göremeyeceğimi bugün...

 Sanki içime mecnun kaçmış gibi hissediyorum. Sevgiye aç ve virane.

 İnsan farklı fikirlere açık olmalı. Kendi ideolojisine bağlı kalmalı ama diğer görüşleri de dinlemeli öğrenmeli saygı göstermeli. Körü körüne kendi fikirlerine bağlı kalmamalı, özünden ayrılmadan başka fikirlere de yer verebilmeli kafasında. İşte böyle insanlara hep bir sempati duymuşumdur. Ne istediğini bilen kendini geliştirmiş insanlar.

 Bizim fakültedeki herkese amerikan pastası serisini izletmek gerek bence. Herkes mi tutucu herkes mi cemaatçi olur. Tmm ne olursan ol da biraz çağdaş ol. Farklı kültürleri örnek alalım demiyorum. Ama dünyadan heberiniz olsun, farklı durumlarda karşılaşırsan malak gibi bakma. 

9 Aralık 2011 Cuma

İç güzelliğe önem verenlerdenim, Ama dışı gözükmüyorsa :P

 Parası olan, yakışıklı ve kendine bakan birisi kızları kesip laf atıyorsa çapkın derler, ama birinci koşullardan herhangi birini sağlamıyorsanız adınız abaza oluyor. Böyle bir dünyada kızlara laf atmak istemiyorum. İllaki yavşak olacaksın gay gibi konuşacaksın bu mudur yani !!

 Bazen misafir falan yokken gri renkteki, içlik de denilen donumu giyip dolanıyorum evin içerisinde. Kendimi Faşo ağa gibi hissediyorum :)

 Geçen gün spora yazıldık ev arkadaşımla biraz vücut yapayım ve göbeğimi eriteyim diye(geçenlerde 5 tane bira içtiğimden beri göbeğim çıkmıştı). Bugün tekrar gittik halter kaldırıyordum tam. İri vücutlu sığırın biri artistik yapacak ya ve biz yeniyiz ya: ''düzgün yapamıyorsun biraz daha eğilmen lazım!'' Ne olduğunu şaşırdık. Ters bir bakış attık sonra ona noluyoz sana ne bilader bakışıyla. Sonra baktı sözünü geçiremiyor gitti diğer sığır arkadaşlarının yanına. Kendi aklım bana fazla bile geliyor bir de deniz şortuyla spora gelen sığırdan akıl mı alacağım.

 Bir de bu malaklar neden spora yazılır anlam veremiyorum. Zaten amele olacaksınız ve ileriki iş hayatınızda yeterince hayvanlaşacaksınız. Kas göbek adele yapacaksınız. Spora yazılıp bu sığır hareketler neden kız mı var artistlik yapıyorsunuz. Neyin kafasını yaşıyorsunuz hala. 

 Ve Pucca yüzünü göstermiş. Keşke göstermeseydin kevaşe tüm gizemin bozuldu. Güzel birşey olsaydın tamam eywallah derdim de bu pörsümüş surat nedir. 23 yaşına kadar herkes üstünden geçmiş sanki yüzüne çalışmışlar. Soruyorum yapmacık burnunu hangi merdivenaltı hastanede estetik yaptırdın. Gözümde sıfırsın artık. Diğer kaşarlardan bir farkın yok. Kaşar vücudun yazarlığının önüne geçti artık. Senin de şöhretin diğerleri gibi sönüp gidecek.

 4 dk aralıksız sövmüş kadar oldum. ohhhyşş :)

 

30 Kasım 2011 Çarşamba

merakını yenemeyen kevaşe

 Çok meraklı insanlar var değil mi. Merak etmek şüphesiz ki hayatımızın bir parçası haline gelmiş. Hani derler ya ya meraktan ya meraktan diye. Çok doğru bir söz. Tabi ki neyi merak ettiğine de bağlı.
 Sınav sonuçlarımı öğrenmem için girdiğim sitede sistem değişmiş. Yeni şifreler harç yatırdığımıza dair bankadan verilen dekontun üzerindeki yazan kodlar olacakmış artık. Benim de haberim yoktu bu kodu bir yere yazmadan öğrenci işlerine verdim dekontumu ders kaydımı yaptırmak için. Sonra bunu öğrendim ve öğrenci işlerine gittim. İsmimi oradaki listeye yazdıracakmışım ve yeni şifremi 123456 olarak onlar değiştireceklermiş 2-3 gün içinde. Bankaya gidip dekontun kopyasını almaya uğraşmaktansa öğrenci işlerinden şifremi değiştirmelerini beklerim daha iyi diyerekten bekleme sürecine girdik ev arkadaşımla beraber.   

Pazartasi günü derse girdim arka sıralardan bir kız arkadaş bana sesleniyor: ''Sınavdan kaç almışsın! ''. Şifrem yok bakmadım dedim. ''Bankaya git hemen çıkarırlar dekontu şifrede üzerinde yazıyor'' dedi. Aradan iki gün geçti; yani bugün muhabbet ediyoruz kalabalık bir grup aynı kız tekrar sordu ''Mosby sınavdan kaç aldın! '' Lan ben merak etmiyorum notumu sana ne oluyor. Tamam çan sistemi olabilir benim notum seni de etkiliyor olabilir ama daha önce de faceden mesaj atıp sorması da buna eklenince bu kadarı da fazla ama dedim içimden. Ona söylediğim şeyse şu oldu alaylı bir şekilde: '' Ya notumu ben merak etmiyorum senin kadar. Daha öğrenemedim şifremi bakamadım. Öğrendiğimde notumu ilk sana söylicem tamam '' nokta

 Baü itiraf: İ.E.(itiraf eden) ''İtiraf ediyorum vize haftası paranoyaklaşmıştım ve aklımdan binbir çeşit fikir düşünce akımı geçiyordu.'' şeklinde veya şundan hoşlanıyorum şeklinde itiraflardan oluşan bir facebook sayfası. (Ve nerede abaza, kaşarlanmış, dedikoducu ve embesil varsa orada toplanmış. Sapkınlığın bini bir para gençler)

 Halısaha maçında iyice yorulup eve gelirsin de duş almak zor gelir ya. İşte sonra maçta kirlenen eşofmanlarınla yatar uyursun. Ertesi gün duş alsan da iyi bir uyku çekmediğin için geç kalmışsındır ve o günün MAL geçer. 

 Sisteme uyum sağlayamıyorsan kendini değiştirmeye çalışmaktansa sistemi değiştirmeye çalış. En azından bir davan olur hayatta. (içimde biryerlerdeki anarşist ruhu hissediyorum :)

 Et ete değiyor bakın: @@    ( liseli mod on)

 Saatin hissettiğinden daha çabuk ilerlemesi. Ve hep bir geçkalmışlık hissi. Gece 12'den sonra zaman daha hızlı akıyor sanki.

 Sanki 7 aralık 2011 tarihinde önemli birşey olacakmış gibi gözüküyor. Olursa anlatırım panpalar zaten bu sır değil araştırın bakalım.

 Plan yok plan bu ;)

26 Kasım 2011 Cumartesi

ekmek bulamıyorsam pasta yerim :)

 
Dört kişilik bir aile varmış, masada ise dört dilim pasta. Duygusallığın lüzumu yok :)

 Dün akşam iki farklı yerde doğum günü partisine katıldım. İkisi de sınıftan arkadaşım biri ev arkadaşım hatta. 2 farklı mekan 2 farklı arkadaş ve partilerin sürpriz olmasını mahveden başka bir arkadaş. Sözde sürpriz yapmak için o kadar uğraşmıştık. Saflığına denk gelmiş herhalde aramış benim ev arkadaşımı: ''Dostum kusura bakma benim işim çıktı doğum günü partine gelemeyeceğim'' diyerek bütün sürprizi mahvetti.
 Partilerden biri bizim evdeydi diğeri cemaat evinde. Durum böyle olunca aradaki fark çoktu. Cemaat evindekine parti demek ne kadar doğru oldu onu da bilmiyorum. Prosedür gereği bir pasta kestik, yedik sonra çay içip çekirdek yedik. Biraz da muhabbetten sonra yapacak birşey kalmadı. Bizim evde kızlar son ses disko müzikleri kerhane kandili gibi değişik renk ışıklar, yani güzel bir ambiyans vardı.
 Ve dün sadece kahvaltı yapmıştım. Onun dışında pastayla beslendim resmen. Bir ''İngiliz kraliçesinin halkına ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin'' demesi aklıma geliyor. Ekmek gibisi yok bence. Pasta bıkkınlık veriyor bir müddet sonra.

 Film-dizi çılgınlığım son sürat devam ediyor. Sırada Star-Trek serisi var. Bu filme ''Turist Ömer Uzayda''nın orjinal hali diyebiliriz.

 İçten içe ne kadar yavşak birisi olsam da zaman zaman. Tanımadığım, az tanıdığım veya kendini beğenmiş tiplere karşı ciddiyetimden taviz vermem. Gerekirse muhatap olmam. Geçen seneki bir olaydan sonra sınıftaki çok güzel ama kendini bir bok sanan kıza ne selam veriyorum ne de muhatap oluyorum. Zaten geçen sene kendisine de söylemiştim sen nasıl bir insansın seninle ölene kadar konuşmam dedim. Sözümün de arkasındayım. Cehennemde görüşürüz bebeğim :)

 Sınıftaki bazı kızların kevaşe olduğunu söyleyip arkalarından söven arkadaşım sana tüm içtenliğimle katılıyorum.

 Sigaraya özendiren çok şey var aslında. Bir insanın hiç sigara içmemesi için yani tadına bile bakmaması için ya mağarada yaşaması ya da çok iyi eğitim alıp arkadaşlarının hep saf iyi aile çocuğu olması lazım. Bir de film ve müzik unsurları var tabiki. Rap müzik ve constantine gibi filmlerin sigaraya başlamamda bilinç altıma bir etkisi olduğu kesin.

 Alaycı tavırlarım, tekel 2000 içmeye başlamam, bazı kişilere özel hitap tarzım olsun amcama benzemeye başladım. Ne babama ne de anneme benzeyen bir huyum olduğunu tespit edemezken amcamla birçok özelliğimizin benzemesi ilginç. Çocukken ona mı özendim bilmiyorum ki.
 
 Yazmak isteyip de şuan yazamadığım o kadar çok şey var ki. Bazı şeyleri yazmama hazır değilsiniz ;)

 

23 Kasım 2011 Çarşamba

öğrencilik halleri

 Daha uzun süre tok kalmak için yediği dürümün hemen ardından soğuk su içen insan aklını seveyim senin. Evet o benim. Sanmayın ki bunu parasızlıktan yapıyorum. Hava soğuk ve yemek yemek için tekrar dışarı çıkmak o kadar koyuyor ki insana. Tabi üşengeçlik de var.

 Hazırlık yapıyorum. Bugün 5 tane yeni film indirdim. Yarınki son sınavımda bitsin uçuş moduna(film izlerken kulaklığımı taktığım için arkadaşlarım beni pilota benzetiyorlar) geçeceğim :) 

 Depresyona girmem için her şey müsait. Tek eksiğim bir aşk filmi izleyip yalnızlığımı hatırlamam. 

 Uyutur uykumu uykusuzluğum ;)


 

20 Kasım 2011 Pazar

 Kykda kaldığım sıralarda odamda bir eleman vardı onun ''Kaltakları geçmeliyiz, bunun için çalışıyorum sınavlara'' sözleriyle motive oluyordum. Şimdi ise The Big Bang Theory izleyerek motive oluyorum sınavlara.

 Yazım tarzım kaan sezyuma benzemeye başladı sanırım.

 Vizeler tüm hızıyla yardırıyor. Eminim yarınki sınav kötü geçecek. Avunmak zor.

 Bana bir zarf atan kızın 40 yıl postacısı olurum.